Ergen Ebeveynlerinin Kendi Bacaklarına Sıkması Üzerine

Gençliğe adım atmış çocuğu olan ailelerin ortak kurduğu cümleler var; muhtemelen sohbetleri esnasında birbirlerine de ‘’Al bizden de o kadar’’ diyorlar. ‘’Dinlemiyor beni, tembel, asi, aklı havada…’’ hakarete varan kelimeler de eşlik ediyor bunlara. Anne ve babalar görüşlerini bir poşete koyup; kimliğini inşaa etmeye çalışan gencin kucağına atmak istiyorlar. Bu şekliyle kalbine de işlemesini…

Genç hakkında ‘’dinlemiyor beni’’ derken, asıl dinlemeyen ve sürekli söylenen tarafta olduklarını farketmiyor çoğu. (Belki bana gıcık olmaya başladınız bile bunları okurken) Evet dinlemediklerini söylüyorum çünkü çoğu zaman sadece ‘’anlatır,ders vermeye çalışır’’ bir tablo var.

Dini&Siyasi&Genel her türlü konuda muhabbet etmek istiyorsak öncelikli olarak muhatabımıza sormamız gereken bir soru var; ‘’Senin bu konuda fikrin ne?’’ Tabi bu soruya gencin verdiği cevaba karşılık olarak ‘’Ne saçma bir düşünce buy a!’’ ‘’Yeni nesil sizin gibilere kaldıysa vay halimize’’ ‘’Z kuşağı bozuk kuşak’’ ‘’Hep o değişik arkadaşların yüzünden böylesin’’ gibi cümleler sunarsak geçmiş olsun.

Böyle bir muhabbet kimse için çekilir şey değil. Basit alternatifi nedir? diye soran olursa en basiti şu tepki daha işlevseldir diyebilirim : ‘’(empatik bir homurdanma) Demek öyle düşünüyorsun, peki şu açıdan bakmaya ne dersin……………’’ (boşluklara daha sağlıklı olduğunu düşündüğünüz alternatif düşünceyi koyabilirsiniz.) Bu basit alternatif çocuğunuz açısından ‘bağımız kopuk hissediyorum’ duygu ve düşünce yoğunluğundansa annem, babam ilk defa beni bağırmadan dinledi’’ cümlesini kurmaya vesile olabilir. Özellikle son 20 senedir yeni ebeveynler çocuklarını; bebekliklerinden itibaren ‘’her şeyi’’ uzun uzun anlatıp açıklayarak ve bir ikna çabasıyla yetiştiriyor. Öyle ki küçük bir çocuk yararlı vitaminler, uyku saatlerine göre vücudumuzda salınan hormonlar vs gibi pek çok bilgiyle 2 yaşında çoktan tanışmış oluyor. İknaya alıştırılmış çocuklar bebekliklerinden itibaren ebeveyni zorluyorken iş bir de ergenliğe gelince çok çok daha donanımlı bir ebeveyn modeli yoksa hazin bir tablo oluşuyor. Karşınızda birçok konuda sizin zıddınıza gitmek isteyen biri var(doğalı bu) ve eskiden yaptığınız gibi sadece anlatıp durarak, çoğu zaman bağırıp söylenerek ikna olmasını bekliyorsunuz. İkna edilmeye alışmış birini, örneğin dini bir konuda sorduğu soruya ‘’Allah böyle istemiş uzatma işte‘’ diyerek ikna edemezsiniz. 1-0 önde olmamız şart. Daha kendimiz cevabı bilmezken ondan kabul ve iman etmesini beklemek büyük haksızlık. (Siz gençken düşünmeyip iman etmiş olabilirsiniz, günümüz şartlarında her delikten kirli bilgi akışı var.)

Lgbt, din, siyaset, dünya görüşü, müzik zevki, tuttuğu takım, gideceği bölüm vs her konuda arayış ve anlamlandırma çabası içinde olan gence verdiğiniz ‘’uzatma işte’’ cevabı onu dışarıdaki & internetteki ‘’mantıklı gözüken’’ cümlelerin kucağına atmak olmaz mı diye sormak istiyorum; cevabını derinlemesine düşünelim diye.

Bu yazıyı suçlamak için yazmıyorum, bilmeden yaptığımız ne varsa farkedip yolumuzu doğruya çevirelim niyetindeyim. Çünkü evde anne-babalar çocuğa sürekli yapmadıklarını ve eleştirilerini sıralarken dışarıda kucağını açmış bekleyen binlerce grup var. Ellerindeki telefonda onları ‘’oldukları haliyle kabul eder görünen, destekleyen, öven, ortak paydalarda buluşabildikleri’’ insanlarla dolu bir alem var. 2 eleştiri yaptıysanız 3 katı takdir cümlesi kurabiliyor olmanız şart. Kendinizi onların yerine koyun; doğup büyüdükleri, güvenli alan olarak görmek istedikleri evde sürekli ama sürekli sadece eleştiriliyorlar, nasıl tam aidiyet hissetsinler?

Yahu bu ne biçim yazı, onların hiç mi suçu yok? diyen iç sesinize cevabım elbette var. Ancak yetişkin olan bizleriz…

Klinik Psikolog Zeynep Eren