Terapistliğimin henüz ilk yıllarıyken içimden geçirdiğim bir niyeti arkadaşlarımla paylaştığımda hiç bu kadar ileri gidebileceğimizi hayal etmemiştim. Küçük bir su damlası olan niyetimin şimdi koca bir deryaya dönüşmesi beni hem heyecanlandırıyor hem de üzerimdeki sorumluluğu arttırdığını hissediyorum.
Aslında ilk amacı, terapinin bir lüks veya sadece eğitimli insanların ilgi gösterdiği bir şey olmadığını ve herkesin isterse terapi alabileceği kolaylıklara sahip olabildiğini göstermek niyeti taşıyan “erişilebilir psikoloji”, aynı zamanda bunu insanların normali haline getirebileceğini de gösteren bir işaret fişeği özelliği taşıyacaktı. Bu niyetimde çok kişiye ulaşmak gibi bir hedeften ziyade ulaştıklarımızda terapinin aslında ne olduğuna şahitlik edebilecekleri gerçeklerle de tanıştırmaktı. Yani dizilerin veya medyanın bahsettiği kalıplardan sıyrılıp gerçekte ne oluyor?’ u birebir yaşama tecrübesi de kazandıracaktı. Bu minvalde ilerlemeyi isterken özellikle de en çok ev hanımlarına ulaşmak niyetindeydim. Bu KOCA BİR KAZANDA YEMEK YAPIP BİR TUTAM TUZ ATMAYA BENZİYOR gibi gözükse de aslında kararınca ve dikkatli o tuzu atıp ihtiyacı olan o büyüklüğe zamanla ulaşmayı amaçladığım bir terapist girişimiydi. Önceliğimi bu kitle üzerinde tutmak istesem de aslında ilk andan itibaren başka başka popülasyonların da talepleri artmaya başladığından artık sadece ev hanımlarına yönelik olmaktan uzak ve birçok alana, kişiye açık bir platform haline geldi. Bu hareketin sonuç olarak bu noktaya gelmesine şaşırmıyor ve arkadaşlarımdan aldığım cesaretimin ve umudumun da karşılıksız kalmamasına memnuniyetle bakıyorum. İyi ki erişilebilir bir mesafede duruyor ve iyi ki erişilebilir bir hizmet sunuyoruz.
Klinik Psikolog Hanne Güleç